Sana yalanlar söyledim, ilk yazlardan bahsettim.

İtiraf edeyim mi? O vakitler kendime bile inanmazdım,

O zamanlar peş peşe vaatler sıralarken, peşin sıra arkandan hep şunları sayıkladım;

Sevdiğim, ben çok kış uğurladım. Tam kırk Haziran saydım otuz küsürü leş.

Kırkın asaleti mi ne? Bu Haziran farklı sanki.

Bu Haziran içimde buruk bir yaz sevinci.

Kesif dumanları aralayıp süzülmek istiyorum arana.

Usulca kelebek gibi konmak istiyorum orana.

Sevgilim buralar berbat.

Kafamın içi yangın yeri.

Ölü şiirler dinledim, konuştular ileri geri.

Ait olmadığım yerde gülüm gülüm gülümserken, sahtekarın tekisin dedi yan caminin müezzini.

Trenler olmasa inan yatacak yerim yok benim.

Kötü şiirler dinledim, vıcık vıcık oldu tenim.

Şimdi bu deplasmanda sığınacak yer ararken,

Bir uzansan tutacaksın aha işte burada elim.

Geç mi oldu? İşime gelir.

İşim olmaz zaten gündüzle, annem beni gece doğurmuş.

Karanlığı sevmem ondan.

Gündüz değil, gece güzeliz.

Bu da mı yalan?

Hadi oradan.